12 Ocak 2017 Perşembe

Bu şehir insanı hayli yoruyor




Bu şehir insana tuzak kuruyor 
Bu şehir insanı uzak kılıyor 
Bu şehir insanı hayli yoruyor 
Bu şehir insanı hep kandırıyor
...
Gel bu şehrin havası böyle kalsın 
Aynalar yalancıdır 
Bu şehrin dört bir yanında ayna var 
Alımlıdır kandırır ki anlamazsın 
Verilen sözler unutulur 
Belki yarına umut olur 
Fakat bu şehir unutturur 
Bazen hatırlatır ve ağlatır güldürür 
Birgün yaşarken birgün öldürür 
Bir türküdür bu duyduğun senin için

Sabahtan beri dilimde bu şarkı var söyleyip duruyorum,şu geçen zamana bu aralar hiç yetişemiyorum.Vücudumdan bir türlü  atamadığım hastalık virüsünden,halsizliklik,bitkinliktan geçmeyen baş ağrılarımdan dolayı bu aralar mutsuz bir ben var.
Allah'a hep dualar ve şükür ettiğim akşamları ve haftasonlarını iple çektiğim ise  bir meleğim var.
Allah'ın isteyen herkese nasip etmesini istediğim bir duygu.
Ruh'taki yaraları iyileştiren en güzel şey evlat.Bir gülümsemesi yeter.Allah kimseye acısını yaşatmasın.Amin!

Bu sayfayı açarken ve hazırlarken amaçlarımdan her çocuğun gelişim dönemleri farklı olsa da bu blog'un annelere haddimce, bir klavuz olması niyetimdi. Elimden geldikçe derin'imin gelişim dönemlerine değindim.Yine atladığım ay dönemlerini başka bir yazıda tekrar sizinle paylaşıyor olucam.

Gelelim bugün'ümüze.Bir kaç gün sonra 2.5 yaşını tamamlayacak olan meleğim'in meşhur 2 yaş senderomu sadece birazcık gerilerde kalsa da onu yerine nur topu gibi değişik bir yaramazlığımız söz konusu.Evde bize gösterdiği bir yaramazlık var dı ama şu an boyutları aşan, isyan etmediğim ama beni inanılmaz yoran,yorgun bırakan evdeki hiç bir işe yetişememi sağlayan ,inanılmaz bir şekilde evi dağıtan ve bundan inanılmaz haz alan yaramaz bir derinim var.
Bu günleri de gülümseyerek ancağımız ve hatırlayacağımız zamanlar gelicek.Zaman denilen şeyi tutabiliyormuyuz ki  bu aralar.Ben tutamıyorum zamanı:)
Derin ilk doğduğu zaman bana gelen tebrik mesajlarından bir kaç'ında çocukları olan arkadaşlarım hep aynı şeyi yazmışlardı.Şu anların kıymetin bil,öyle çabuk büyüyorlar ki  ve sen ardından geçen zamanı seyrediyorsun ve onların hiç büyümesin istiyorsunuz en güzel zamanları bunlar.
Haklılarmış hem de çok.Zaman geçtikçe,meleğiniz büyüdükçe annelik de daha tatlanıyor ,ballanıyor tadından yeniyor,yorgunlundan da ödün vermiyor:))

Ve bu sene de Kar'ı gördük çok şükür.Bu sene kar'ın tadına bakmak derin için çok keyifliydi,bana attığı kar'lardan çok ama çok keyif aldı.Şimdi eline eldiveni taktım mı kar topu diyor diyerek.Eldiven eşittir, kartopu oynamak derin için :)





















Derinle ikimizde hasta olunca yılın ilk kar yağdığı günleri evde beraber geçirdik.Dışarda o kadar kar yağınca çoğunuzun dışarıyı merak ediyor,hadi çıkalım diye kendini yerlere atıyor:)
Sürekli evde olma hallerinden sıkılınca da size sarıyor.
Bizde  derinle uydur kaydır tuvalet kağıdından elimizdeki malzemelerle aşağıda gördüğünüz faaliyeti yaptık. Güzel olmuş mu :)






















Sağlıcakla ve güzellikle kalın ,yakında yine görüşmek üzere :)









18 Mart 2016 Cuma

HOVARDA








Hüküm giymiş hayaller
Görünmez uzaklarda
Günah bunun neresinde
Sarıldık tuzaklarda
,,,
Sen arada sırada uğra bana
Hovardayım diye kıyma bana
Fikri firardayım uyma bana
Oyuna gelme aman aman 



Çok sıkıntılı,kapkaranlık,endişe ve korkulu dolu üzücü günler ve kayıplar yaşıyoruz.Bu günler de tabiki daha tedbirli ve temkinli olmak ve yaşamak gerekiyor ama hayat da acısıyla,tatlısıyla devam ediyor.
Bu yaşadıklarımız, bu kapkara günler çoğumuzu fazlasıyla düşünceli,kaygılı,paranoyak ve mutsuz kişiler yaptı.Hele bir kadın olarak bu ülkede yaşamaya çalışmak daha da zor hale geldi.
Ben de bugün en mutlu olduğumuz yıllara 90'lara dönelim istedim.
Hatırlarmısınız bir Sezen Aksu şarkısı olan sevgili Emel Mütfüoğlu'nun Mtv Müzik Ödül Töreninde 2. ödülü aldığı hafızalardan hiç silinmeyen klibi ve şarkısı ''Hovarda '' 20 sene eskli klibinde oynayan eski ve yeni oyuncularla yeniden çekildi.Ve şarkı ''Best Of Emel ''albümünde yerini aldı.Albüm Ocak ayında satışa çıkmış olması lazım.Ara sıra keyiflenmek istediğim de bu şarkıyı çalıp  dinliyorum.Ne güzel bir şarkıdır.Klip'i de ayrı keyiflikte ve orjinallikte.

Dinlemeyenler yoktur diyecem ,şarkının yeniden düzenlemiş hali ile tekrar tekrar dinlenmenizi tavsiye ederim.












Bu arada çekilen klip'in eski halinde de, Emel Müftüoğlunun beğendiği bir elbise vardı.O elbiseyi onun için çalmışlardı.Yeni halindede bu sefer Emel Mütfüoğlunun gerçek hayatta kizı da bu klipte oynuyor,Bu sefer onun beğendiği gelinliği almaya çalışıyorlar.
Hadi aşağıdaki paylaşacağım resim de,benim geçen hafta ki beşiktaş ziyaretim de gezindiğim pasaj da ki dükkanlarından birinin vitrinin de  beğendiğim elbise.Biri de benim için çalsa :)))




Neşeli bir yazı olsun istedim.Keyifli ve mutlu haftasonları:)

15 Mart 2016 Salı

DERİNLİKLİ GÜNLER GELİŞİM DÖNEMLERİ


Derin  ayın 17'sinde 20. ay'ını dolduruyor..Gelişiminin hızla ilerlediği ve büyüdüğüne tanık olduğumuz bir döneme girdik.Şunun şurasında 2 yaş'a ne kadar zaman kaldı.Allah o günleri görmeyi de bize nasip etsin.Yarın'ımızın ne olacağı hiç belli değil maalesef.Hayatlarımız da çok ucuz.Ölüm düşündüğümüzden de çok yakın olabiliyor bize..Allah kimsenin acısını bize göstermesin.Karanlıktan aydınlığa çıkacağımız günler gelsin.Bizim ve çocuklarımızın geleceği için ,Edip Akbayram'ın şarkısında söylediği gibi '' Güzel günler görelim,Güneşli günler ...''

Benim Bu yazım Derin'in 13. ay'dan şu an bulunduğumuz ay'a kadar tüm ay'ları kapasayacak.Çünkü benim adım'ıma gelişimiz 13. ay'dan itibaren hız kazanmaya ve değişmeye başladı.
İlk adımlarımızı attığımızda 12.5 aylıktık.İlk bağımsız,özgürce adımlarımızı çoğalttığımız zaman  13. ay'a yaklaşırken gelir.Hala dün gibi hatırlarım ilk başta ellerini kavuştururdu,biraz ürkek ve çok heyecanlı bir şekilde yürürdü.Ve yüzünde inanılmaz bir mutluluk ifadesi ,evet ben bunu başardım ve çok mutluyum demeye çalışmasıydı.Çok şükür bugünlere.Allahım sen çok büyüksün!
Yürüyüşler,hızlı bir şekilde koşmaya doğru ilerledi artık.Eline almaması gereken ya da ilk defa gördüğü bir şey mi aldı,derin der demezken bile eline eşyayı aldığı gibi tazı gibi koşup gidiyor benim muzur kızım.

13. ay 'da hayatınız da yeni bir sayfa açılıyor.Çocuğunuz olan iletişim artıyor,bir çok şeyi düzene girmiş oluyor.Yürümeye başlıyorlar ve yürüyebildikleri için çok mutlu oluyorlar.Ama ard arda çıkmaya başlan dişler,büyüme atakları sürecin en sıkıntılı an'ı.Bunlar da geçicek elbet,sabır ve zaman.
Hele içinde bulunduğum ay'lar ,hep gelişimi hızla ilerlediği ve anne kız iletişimimiz daha çok arttığı ve güzel vakit geçirmeye başladığımız için   çok mutlu ama zaman zaman çok zorlayan ama dünyanın en keyifli duygusu..Aksini düşünmek istemiyorum tabiki. Evet Annelik denen zat'ı durumu çok da abartmamam gerekiyor ama bazen duygularımı dizginleyemiyorum.

Derin'in  1 yaşına 2 dişle girdiğini söylemiştim,diğer beklenen dişler 12. ay'ını doldurtan sonra peşpeşe çıkarak bana bayağı sancılı günler yaşattı.Yine diyorum çok  şükür bugünlere.
Derin aynı annesi gibi bir yaz çocuğu,12.13.14. aylar yaz zamanına denk geldi.Ben de o aylar  henüz çalışma hayatına geri dönmemiş olduğumdan ve annemin Marmara  Adasında yaz'ları gittği bir ev olduğundan o yaz'ı komple orda geçirdik ve çok mutlu bir tatil hayatımız oldu diyebilirim.
İtiraf ediyorum henüz yürümeye başlamamış olmasından dolayı benim çok fazla yıpratıcı ve koşturmacalı olmayan özlediğim bir tail oldu.Çünkü bir önceki sene hamile olmamdan ve doğumun yaz'a gelmesinden dolayı tatil hiç yapamamıştım,yapmıştım ama yapmamıştım :)Boşverin bu kısmı.
O yüzden 2015  yaz'ını hasretle ve özlemle bekliyordum.Yaz'ımız iyi geçti,bir ara baba İstanbul'da yalnız kaldı diye yanına geldiğimizde derin hanım o sıcaklarda evde durmak hiç istemedi ve biz yine soluğu Marmara Adasında Annemle Babamın yanında aldık.Tatiller bitip tamamen kendi evimize geldiğinde bir süre sonra yürümeye başladı Derin hanım.Sonra da evde derinle geçirdiğim günler bitti,tekrar iş hayatına geri dönüş yaptım.O zaman yaşanılan sıkıntıları da başka bir zaman,başka bir yazıda anlatırım tabiki.Anne'nin Çalışma Hayatındaki Yeri,Hayatı,Zorlukları ayrı bir kalemde alınacak bir konu dizisi.Tartışmaya ve konuşmaya da çok açık.Ama hiç bir kadın için kolay değil bu süreçler.Allah hepimize kolaylığını versin.

Konumuza dönerseki Anneysen.com  aşağıda 19 aylık bebek gelimine yer vermiş.Ben de sizin paylaşımınıza sunuyorum.Oradaki yazanların hepsini yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz.Şu meşhur 2 yaş sendromunu de erken bir şekilde de yaşamaya başladık.Bu süreçte bize düşen yapmamız gereken en önemli tek şey sabırlı,sabırlı,sabırlı olmak.Nasıl bebeğimizi kucağımıza alıp eve geldiğimiz zaman başlayan en sıkıntılı ilk 2 ay maratonu atlatmış ve telaşlı ,gergin günler geride kaldıysa bu günler de geçicek.Burda kendimize söyleceğimiz şey '' Bebeğim Büyüyor''.Bir birey olduğunun ve yapabileceklerinin farkında.Ağlarsam,yerlere kapanırsam annemle babam 'a istediğimi yaptırabilirim düşüncesi ve bilincinde.Tabiki de bize düşen yeter ki aglamasın diye her istediğini gerçekleştirmemek.Hayır kelimesini sözlü olarak değil davranışlarımızla da  kendisine öğretmeliyiz.Dokunmaması gereken bir şey dokunduğunda sakin ve sabırlı olarak neden dokunmaması gerektiğini anlatabiliriz.Bu süreç hiç bir anne ve baba için kolay olmuyor.Zaman zaman zorlandığım ,ağlayarak içimi döktüğüm zamanları biliyorum.Çünkü ilk doğdugunda küçücük bir bebekken de katıksız saatlerce agladığı zaman onu nasıl sakinleştirebilirim derdini düşüp elimden hiç bir şey gelmediği zamanlarda duyduğum çaresizliği duyabiliyorum.İstediği bir şey olmayınca kendini yere atıp sürekli bir şekile ağlamaya devam edebiliyorHele bu aralar bunu sıklıkla yaşayabiliyorum.Dışarıya çıktığımız da bir markete ya da bir cafeye gittiğimizde yere kapaklanıp oturabiliyor.Git gide hareketlendiğinin ve özgürleşme çabalarının arttığı bir döneme girdik.Kendi kendine yemek istiyor.Mama sandalyesinde oturmak istemiyor.Kendini zor giydiriyor bla bla ...
Aman her zaman tekrarladığım tek şey çok şükür,çok şükür bugünlere.Hayatımın zor ama bir o kadar da eğlenceli ve keyifli bir dönemine girdik.İletişimlerimiz, arttı.Birbirimizle ilişkimiz keyifli bir hale geldi.Babasına kızınca ya da canı acıdığında koşa koşa geldiği ilk adres benim.Sevilmek istediğinde gelip sarılmasını, öp kızım deyince öpmesini ,dizlerime yatmasını hiç bir şey'e ama hiç bir şey'e değişmem.20. Ay'a girdiğimiz bu günlerde artık bana anne demeye de başladı ya benden mutlusu yok.Oh be dünya varmış:))

19 Aylık Bebek Gelişimi

19 Aylık Bebek Gelişimi

19 Aylık Bebeğiniz Şunları Yapabilir

Bebeğinizin inatçı davranışları olabilir. Herhangi bir şeyi tutturabilir, bağırabilir ve tırmanabilir. Bu aylarda bunlar normal davranışlardır. 
Tırmanmak en sık yaptığı hareketlerdendir. Ona tırmanabileceği yerler ve uzak durması gereken yerler konusunda sınırlar koyun. Güvenliği her şeyden önemlidir.  
Uykuya gitmeyi reddedebilir. En iyi uyku rutininin bile işe yaramadığı anlar olacaktır. Bebeğiniz yatakta yapayalnız yattığını ve anne babasının içeride iyi vakit geçirdiğini düşünüyor. Sizin sesinizi duymak uykuya geçişini zorlaştırır. Yatmadan önce rutini ona da anlatın “şimdi dişini fırçalıyoruz, sonra pijamalarını giyeceksin, kitap okuyacağız ve uyuyacağız.”  
Uyku düzenini oluşturma konusunda Uyku Koçu Seride Samurkaş ile uzman videosunu izlemek için tıklayın. 

Tuvalet Eğitimine Hazır mı?

Bu ay tuvalet eğitimi için bebeğinizin hazır olup olmadığına dair verdiği mesajları izleyin ve ona göre karar verin. Basit emirleri gerçekleştirebilmeli, yürüme ve koşma gibi koordinasyon gerektiren fiziksel hareketleri başarabilmeli, takdir edildiğini anlamalı, iki saat kadar altının kuru kaldığı zaman dilimleri olmalı, beş dakika kadar sakince oturabilmeli, bezin verdiği ıslaklık hissinden rahatsız olmalı ve kaka-çiş gibi kelimeleri anlayabilmelidir. Bebeklerin bazıları 3 yaşa kadar buna tam anlamıyla hazır olmayabilir. Eğitime başlayacağınız zaman, hayatında kardeş ya da bakıcı değişimi gibi başka büyük bir değişim olmamasına dikkat edin.  

Öfke Nöbetleri

Öfke nöbetleri genellikle çocuklarda yürümeye başlama aylarında ortaya çıkar ve anne baba olmanın en zor baş edilmesi gereken sorunlarından biridir. Eğer çocuğunuz henüz bunları yaşamamış olabiilir, bazı çocuklar bu davranışı ancak üçüncü dördüncü yaşlarında gösterirler.
Gene bu yaşta kontrol ve bağımsızlık konuları önem taşımaktadır. Yeni yürüyen çocukların ayakkabılarını kendilerinin giyip giyememesi çocuk için önemli bir konudur. Bu konular üzüntüye neden olup, tipik olarak sırt üstü düşüp ayak tekmelemeden kendinden geçene kadar nefessiz kalmaya kadar bir dizi davranış patlamasına neden olabilir.
Hiddete yol açan diğer bir neden dil gelişimidir. Tam bu çağlarda, yürümeye başlayan çocuk ihtiyaçlarını size bildirmek için kendini ifade becerileri geliştirmektedir. Maalesef, siz her zaman onun gelişen çocuk dilini anlamayabilirsiniz. Bu durumda üzülür ve üzüntüsü yine hiddete dönüşebilir. Onu anlamaya çalışın, tahminlerinizi açık ve net bir şekilde söyleyin.
Hiddetleri önlemenin bir yolu evden uzakta bile olsanız günlük rutin faaliyetlere devam etmeye çalışmaktır. Rutin faaliyetler çocukların kendilerini emniyet ve güvende hissetmelerine yol açar çünkü bir sonrasında neyin geleceğini bilmektedirler. Çocuğun taleplerine hayır demektense ve seçeneklerler sunmayı tercih  edin: “Kırmızı  kazağını mı giymek  istersin, yoksa mavi olanı mı?” gibi. Sizin için uygun olan tercihlerin çocuğa sunulması onun kontrol altına alınmasını ve gelişen hiddeti önlemesini sağlayacaktır.
Davranışı kuvvetlendirmekten kaçının, yani öfke anlarında çocuğun ilgisini çekip davranışının kuvvetlenmesine yol açmaktansa konuyu, ortamı değiştirin, her şeyden önce kendine zarar vermesine engel olun. Bunun yerine hiddetin sakinleşmesini sabırla bekleyip daha sonra ilgi gösterin. Tepkiniz çocuğunuza ve duruma göre değişebilir. Bazıları için bırakın geçsin ve devam et iken, diğerleri için geçtikten sonra hiddete neyin neden olduğunu konuşmak olabilir.
Öfke nöbetleri yaşadığında, “kızdığını anlıyorum, ne istediğini gösterir misin? diyerek yaklaşabilirsiniz, bu sakinleşmesini sağlar.  

Isırma ve Vurma

Isırma ve vurma yeni yürüyen çocuk dünyasında sık rastlanan eylemler olup bu davranışı gösteren çocukların karakterinin bir parçası olarak yansıtılmamalıdır. Ancak bu davranışlar göz ardı edilmemelidir, ısırma ve vurmaya anne baba tarafından derhal müdahale edilmelidir.

Isırma veya vurma olayına katkı yapan, bir kısmında sebebin basit, açık ve net olan birçok faktör vardır. Birincisi, bazı çocuklar diş çıkarırken bir şeyleri ısırarak dişetlerindeki kaşıntıyı azaltabilir ve ısırılan çocuğun canının acıyacağını bile çoğu zaman bilmemektedir. Diğer bir neden merak olabilir. “Bu çocuğun elinden bir parça ısırsam ne olur?” Veya çocuk yorgun ve sıkılmış ise bu tip tepkileri ortaya koyabilir.

Sık olarak ısırma ve vurma davranışı çocuğun kendi hayal kırıklığından kaynaklanıyor olabilir. Eğer bir çocuk bir oyuncakla oynuyor ve diğer bir çocuk onun oyuncağını almak isterse ilk çocuk hislerini kelimelerle anlatamayabilir. Ve ilk tepkisi diğer çocuğu elinden ısırmak, vurmak veya yana itmek olacaktır.

Isırma olayında, önce kurbana gidip onu sakinleştirin daha sonra saldırganı ortamdan uzaklaştırın. Davranışı kuvvetlendirmekten kaçının. Saldırgana pozitif kuvvetlendirici harekette bulunmayın (gülmek, sıcak göz teması, sakinleştirici ses yok). Sinirlenmeden, ses tonunuzu yükseltmeden kararlı ve sakin olarak ısırma ve vurmanın uygun bir davranış olmadığını belirtin. Ne olduğu hakkında iki çocukla da konuşun ve saldırıyı önlemesi olası kelimeleri onlara hatırlatın.

Bu kapsamda hem oyuncağı elinden alınan hem de darbe yemek üzere olan çocuğun “Dur!” ve “Hayır” gibi kelimeleri öğrenmesi gerekir. Ve unutmayın ki kurban kadar ısıran ve vuran çocuğun da sizin yardım ve desteğinize ihtiyacı vardır. Dışlamak ve etiketlemek davranışını durdurmasını öğrenmeye yardım etmeyeceği gibi gerginlik yaratarak sorunun devamına yol açabilir. Bu davranışlar sizin çabuk müdahalenizle sona erecektir.   

19 Aylık Bebeğinizin Gelişimini Nasıl Destekleyebilirsiniz

Onunla özel zamanlar geçirin. Bu zamanlarda, tüm vaktinizi ve ilginizi tamamen ona ayırın. İlişkinizi geliştirecek anlar bunlardır. 
Bu ay top oynamak en büyük eğlencelerinden biri olacaktır. Sert ve ağır bir top yerine, renkli ve hafif bir top edinin. Ona atarak başlayın ve size geri atmasını söyleyin. Basit komutları anlayan bebeğiniz bu oyunu çok sevecektir.  
Bebekler suyla oynamaya bayılır. Motor becerilerinin de gelişmesi için, ona suyla oynayacağı bir alan yaratın. Bu evinizin bahçesi, balkonu olabilir, ya da sadece yere gazete sererek de yapabilirsiniz. Çeşitli kaplara koyduğunuz suları, kaptan kaba aktarsın. Sıvıları gıda boyasıyla renklendirebilir ve karışmalarını seyredebilirsiniz. 

Ona fotoğraflar için boyunun yetebileceği ve rahatça görebileceği bir köşe ayırın. Buzdolabının üzeri ya da bir duvar olabilir. Buraya aileden kişilere ait fotoğraflar yapıştırın ve gün içinde “bu kim?” diye sorun; “anne!” “evet tatlım, bildin!”. Bu oyun hem hafızasını geliştirecektir, hem de aile kavramını öğrenmesini destekleyecektir. 

Kaynak.Anneysen.com

9 Mart 2016 Çarşamba

DERİNSEL FAALİYETLER





Çocuklar, bize bildiğimizi sandıklarımızı yeniden öğretiyorlar, en başından. Ve onlar sayesinde kurtuluyoruz bazen dış dünyanın zorluklarından. Biliyorsun ki eve gideceksin.

Seni karşılayacak, oyun oynamak isteyecek, soracak, gününün bütün kötülüklerini temize çekecek sadece var oluşuyla; seni hem düşünmeye hem de sadeleşmeye zorlayacak... İyi ki; yoksa aksi gerçekten kupkuru bir yaşam olurdu.
Damla Çeliktaban Yazısından ...

Benim için de öyle gerçekten,Anne olmak benim hayat deneyimimi çok zenginleştirdi, beni büyütmeye ve beslemeye,ufkumu açmaya devam ediyor.Gün,gün gelişimine ve büyüdüğüne tanık olmak güzel bir duygu.Her gün ben de onunla birlikte yeni şeyler öğreniyorum ve öğrenmek istiyorum.
Hayatımın tüm yorgunluğunu alan bir şekerparem var.Allah nazarlardan saklasın!
İş bitimleri akşamlarının en keyifli zamanları, kesinlikle ve  tüm hasretiyle akşam sizi görmeyi, sizinle oyun oynamayı bekleyen miniğiniz oluyor.
Ve dün bir anne demiş ki;
''Bir kadının yarısı annedir yarısı çocuk💕 ikisi de ruhumuzdan eksilmesin. .. güzel bir dünyaya güzel kadınlar yetistirelim içindeki çocuğu kaybetmemiş.''
Benim de kendimi bildiğimden beri ,hep bir yanım bir çocuktur.Tüm çabam, başımıza ne gelirse gelsin,ne yaşarsak yaşayalım o içimdeki çouğu kaybetmemek hep onu yaşatmaya çalışmak.
Benim bir yanım çocuktu zaten,derin'le iyice çocuk olup çıkıyorum ve bu durumdan çok mutluyum.En güzel şey çocuklar kadar şen ve hür olmak.O  yüzden demem o'dur ki bugün ki konumuz '' Oyunlar '' olsun.
 Şimdi ,  derin'in 13.aydan bu zamana kadar olan ay gelişim yazıları bir kenarda bekleye dursun ,bugün yapılması kolay evde oynananacak oyunlar nelermiş onlara bakalım.

Derinsel Faaliyetler  1 :)

İnternet, gündelik hayatımın vazgeçilmez parçalarından biri,hep elimin altında olmalı.Bu aralar kızımla beraber keyifli vakit geçirme adına basit,öğretici ve eglendirici ev de yapılması kolay neler yapabilirim,ne oyunlar hazırlayabilirimin derdine düştüm.Lisede çoçuk gelişimi okuduğum ve okuduğum zamanlarda bolca faaliyet yaptığımdan elim faaliyet tarzı şeyler hazırlamaya alışık..Ve oyuncakçılarda satılan çoğu oyuncağı, özellikle tahta puzzle gibi oyuncakları marangoz atölyelerinde gezerek kendi ellerimizle hazırlardık,neler neler yapmıştık.Kukla,bez bebek,İçinde hikayeler barındıran Televizyon .
Bir parça zaman bulup arada bu tarz oyunlar hazırlamak hem size hem miniğinize çok iyi geleceğini düşünüyorum.İnanın onlarında  çok hoşlarına gidiyor.Ben de internette gezinirken,takip ettiğim bir anne blog'u Mavi bebeğim de  evde yapılacak oyunların arasında yapabileceğim bir kaç oyun buldum.Bunların İlk'i  ''Kim acıkmış '' oyunuydu.Hatta bu oyunu Bardabas oyun setinin içinde de gördüm ve kendim hazırlamaya karar verdim.
Bunun için gerekli malzemeler bir hayvan figüründen oluşan bir kutu yapacaksanız bir kare kutu,bir kaç hayvandan oluşacak bir kutu yapacaksanız da evinizde bulunan herhangi bir karton kutu,mesala bir ayakkabı kutusu  ile bu oyunu çok güzel hazırlayabilirsiniz.

Elimdeki Malzemelerle Derin'ime  hazırladığım oyun kutusu.Bir karton kutu,kaplamak için renkli a4 kağıtlar,bilgisayardan renkli çıktısını aldığınız hayvan figürleri.Ağız kısmının olmasına ve genişliğine dikkat edin.Ağzı iyice açık olsun ki ,Bebeğimiz hayvanını bir güzel beslesin.Hayvanızı beslemek için yiyecek olarak kırtasiyelerde rahatlıkla bulabileceğiniz ponponları kullanbilirsiniz.Ama mesela hayvan olarak maymun kullandıysanız muz şeklinde kartlar kesip hazırlayabilirsiniz,onları da kullanabilirsiniz.Ben ponponları kullandım.
Bebeğiniz bu oyunu oynarken bir tekerleme ya da bir şarkı ile bu oyun'u daha eğlenceli hale getirmesini sağlayabilirsiniz.Kızımın çok hoşuna gitti,arada beraber oynuyoruz.Oyun önerileri yazılarım devam edecek.

Kalın sağlıkla ve güzellikle :)





















25 Şubat 2016 Perşembe

Hoşgeldin 1 Yaş !




Derin 1 Yaşında !

Bebeğiniz ilk doğdugu hastane birlikte geçirdiğiniz ilk  günler bitip,kendi evinize geldiğinizde hayatınızın en zor ama  bir o kadar keyifli serüveni başlamış oluyor.
Bu arada dip not eklemek istiyorum.Ben yıllardır blog yazıyorum,ara verdiğim,ihmal ettiğim çok zamanlar da oldu.Ama 2001 yılında ilk e-günlük.com  diye bir site vardı,ilk o sitede yazmaya başlamıştım.Sonra Onpunto.com,Milliyet blog ve sonra Blogspotlar geldi,o zamandan bu zaman kesintisiz devam etseydim ben de tanınan bir blogger olurdum kimbilir:))

Burası düşüncelerimi kelimelere döktüğüm ,aslına bakarsanız daha çok da  içimi döktüğüm,kendimi arındırdığım,özgür hissetiğim ve kendimi mutlu hissetiğim  bir yer.Her şey olduğu gibi bu alana da tecavüz ediyoruz,kişileri tanımadan fikirler beyan ediyoruz,yorumlar yapıyoruz,Nasıl davranmamız ve ne düşünmemiz gerektiğine bile hiç tanımadığımız başkaları karar vermek istiyor.Herkes kendi düşünce ve eylemlerinden sorumludur.Ben de bazı insanların bazı şeyleri abartılı yaşamasına,her şeyi bildiğini zannetmesine kızıyorum ama bu onun hayatı ve o insanı tanımıyorum.Çok değil hiç bir şey söylemek düşmez bana.Yazı ile bütünleştirdiğimi düşündüğüm alıntıları ve yahut şarkılardan bile anlamlar çıkarmak ve bir sorunumun olduğu düşünülmesi bile beni sıkıyor,sinirlendiriyor.
Şehirli Romantiin Derin Günlüğünü blogum da  daha çok kızıma yer vermek istedim.Hem bir anı olması açısından hem de yaşadıklarımın başka annelere ve anne adaylarına fikir olmasını ,yol göstermesini istedim.Kendi adıma diyebilerim ki hamile olduğumu ilk öğrendiğim zamandan beri bebeğimin gelişim aylarını internetten ,belli başlı sitelerden takip ettim.Derin doğduktan sonraki gelişim dönemleri için belli başlı sitelere ve deneyimleri aktaran annelerin bloglarını takibime aldım.Her çoçugun gelişimi ve karakteri farklı tabi ama yaşadıklarımız tüm annelerle genel olarak aynı.Yaşadığımız süreçler,geçtiğimiz yollar aynı.Öneriler,fikirler bana zaman zaman bayağı yardımcı oluyor.Umarım benim paylaşımların da sizlere faydası olur:)
Bunları not olarak düşmesem içim rahatlamayacaktı.

Neyse dönelim konumuza .Günler,aylar'ı kovaladı ve sizin çok zor geçen, sizin bebeğe ve bebeğinizin de size alışmaya çalıştığı o sıkıntılı,ızdıraplı ,bunalımlı günler geride kaldı.En başta dediğim gibi zor ama bebeğinizle beraber geçireceğiniz en keyifli günler başlıyor.Zaman bazen öyle su gibi akıp gidiyor ki ,O  küçük bebeğiniz 1 yaşına gelmiş bile..Derin bu günlerde 20. ayına girdi henüz doldurmadı,ama mevsimlerden bahar kapıda sonra yaz ve gelsin 2 yaş.Allah daha nicelerini ve güzel günlerini bize görmeyi nasip etsin!Sağlıklı,sıhhatlı,huzurumuz yerinde olsun yeter.


Bende bir yaz çoçuğu olarak Temmuz ay'ında dünyaya gelmiştim,Derin de aynı benim gibi sıcak bir Temmuz günü dünyaya geldi.Çok ağlak ve gazlı bir bebekti,bugünlere çok şükür.
Miniğim 1 yaşına bebekliğim,çoçuklugum ve gençkızlığımında geçtiği ,yazlığımızın olduğu Marmara Adasında ailem ve arkadaşlarımla birlikte girdi.Kendisinden 2 ay büyük bir akranımız vardı doğumgünümüzde.Bir de 1 yaş doğumgünü Bayram'ın 1. gününe denk geldi.Hem bayram hem doğumgünü çocuğuydu,henüz gündüz uykularımız çoktu.Erken bir saatte de doğumgünümüzü kutladığımızdan yaklaşık yarım saat biz'e eşlik ettikten sonra derin hanım uykuya daldı..

Dileklerle,şarkılarla yeni yaşımızı kutladık.Artık bizimde 1 yaşımız da vardı.

Gelelim Derin'in 1 yaş gelişimine.Derin doğumgününe 2 diş'le girdi.Kilomuz ve boyumuz çok iyiydi çok şükür.Henüz yürmeye başlamamıştık,hala pusetimizde takılabiliyorduk.Gayet güzel sıralıyorduk.Tam 12.5 aylıkken ilk desteksiz ,küçük adımlarımızı attık,sonrasında elinden tuttuğumuzda yürümeye başladı.Ama derinin kendine güvenmesi ve cesaretinin gelmesi 13. ay'ının son haftasında 14. ay' a girerken oldu.Yaz'ın bol bol denize girdik,kumlarda kendimizce çok bilinçli olmasa da oyun oynadık.Pek fazla ağızdan çıkan kelimelerimiz olmadı.Daha çok iletişime geçtiğimiz ay, hem yürümeye başladığımız ve daha çok hareketlendiğimiz 13. ay sonrası başladı.Dişlerimizi geç çıkardığımızdan sonraki dişleri derin  peşpeşe çıkardı.Zorlu ve sancılı günler oldu.Büyüme atakları,diş sancıları hepsi herzaman bize peşi sıra geliyor .1 yaş'ından sonra yeme,içe ,uyku ve oyun zamanlarımız hepsi bir düzene oturdu.Dişlerimiz çoğaldıkça her şeyi daha rahat yemek başladık.
Toz mamaların yerine inek sütü aldı.Yediğimiz yumurta sarısının yanına. beyazı da eklendi.Tuz yasağı kalktı,yemeklerimizi az tuzlu yapmaya başladık.Bal yasağı da kalktı.Sabah hazırladığımız kahvatlı karışımına bazen çok az bal veya pekmez koyduk.Ara öğünlerde bazen özellikle tatil zamanında doktorumuzun da önerisiyle derin'e tostlar hazırladım,yedirdim.12. ay da anlatabilceğim çok şey yok ama 13.14.15. ve sonraki aylar,bebeğiniz büyüdükçe,onunla iletişiminiz artıkça herşey daha  keyifli hale gelmeye başlıyor.

Bugünlük bu kadar.Kalın sağlıcakla ve güzellikle !


24 Şubat 2016 Çarşamba

Tutunduğum Derin Hayat





“Bazılarımız şiirlere tutunuyor,
Bazılarımız şarkılara…
Bazılarımız filmlere tutunuyor,
Bazılarımız kitaplara…
Sanırım artık insan, tutunamıyor insana..”
Oğuz Atay



Kafamın içindekileri yazıya döksem bir sürü kitap'ı baskıya yollarım herhalde:)Şaka bir yana,Beynimin içinde sürekli akıp giden ve biriken bir sürü düşünce ve istek var.
Nerden başlayacağımı bilemediğim şeyler ...Yüreğimin çok karanlık olduğu zamanlarda benim  de tutunduğum en yeğane kıymetli şeylerim,kitaplarım ve şarkılarımdı.Hala da öyledir.Müzik ruhun gıdasıdır..Ama Kızım doğduktan sonra en çok kızımla tutunuyorum hayat'a.Tüm kötülüklere ve olumsuzluklara.Ruh'daki yaraları iyileştirdigini düşünüyorum..Bir bebeğin doğumu,bir insanı büyütmek Allah'ın bizlere başettiği en güzel lütuf.Evladının büyüdüğüne an ve an şahit olmak ,onu hayırlı,vicdanlı,merhametli,doğru,dürüst ,sıkı bir Atatürkçü ve aydın bir kişilikli olması için elinden geleni yapmaya çalışmak en değerli ,en anlamlı,en önemli uğraşlarımız olucak.
Çok duygusal ,inanılmaz hassas bir kalbim var ve itiraf ediyorum Annelikle beraber bu duygular beş'e ,on'a ve belki onbeş'e katlandı.Her zaman ruhumda varolan anaçlık duygum her şeye ve herkese karşı daha çok arttı.Canım sıkıldığım,kalbim ağrıdığında kendi kabuğuma çekilmeye ve üzüntümü yaşamaya çalışırdım.Şimdi kızımın mutluluğu ve onu hep mutlu görmeye çalışmak buna fırsat bırakmıyor.Zaten ona sarıldım mı dert,tasa hiç bir şey kalmıyor.Çocuk gülüşü kadar harika bir şey yok.Sanki kızım da bir şeye üzüldüğüm zaman hissediyor ve bana daha farklı bakıyor ve hemen o an bana kocaman bir gülümsüyor ve sarılıyor.Hatta o daha 5-6 aylıktı,benim de tüm vücudum ağrıyordu.Mamasını içirdikten sonra kızıma dönüp dedim ki,anne hasta kızım hadi uyuyalım ve o an uyumuştu kızım.Bu aralar kafa yorduğum o  vegerçekleştirmeyi istediğim o kadar çok şey var ki!Biriken istekler,iyilikler,sayfalar dolus yazılar...Hep konuşmak hem anlatmak istiyorum.Hayatımda zaman zaman varolan olumsuzluklar için evren'e iyi enerji gönderip,olumlamalar yapmaya,şikayet ve isyan'a değil her zaman şükür ve tevekkül etmenin doğruluğuna inanıyorum.
Şükür ve dua:)
Kalın Saglıcakla ve Güzellikle !

12 Şubat 2016 Cuma

Yüreğimdeki Yağmurlar



Yüzünü dökme küçük kız 
Bırak üzülmeyi 
Bir tek misin bir düşün 
Unutan sevilmeyi



...


Şu an dışarda yağan yağmurlar gibi sel olup ağlayasım var.Her şey o kadar üst üste geliyor ki,bir an içinden çıkamıyorsunuz hiç bir şeyin.Herşey üzerinize ,üzerinize geliyor.Sessiz bir köşe bulup ,bağıra çağıra ağlayıp rahatlayasım var ama onu da yapacak bir zamanım ve fırsatım bile yok.Çünkü,kokusu ve kendisi her daim burnumda tutan akşam beraber olsak da deli gibi özlediğim,Allah'ın acısını göstermesin diye dua ettiğim bir kızım var.Yaşadığım boyunca her zaman onun için güçlü olmak zorundayım.Benim kaçış noktam,sığınağım da çoğu zaman  kızımın kendisi oluyor aslında.Ona sarıldım mı tüm dertlerim,tasalarım bitiyor.Bir gözyaşı,bir üzüntüsü beni kahreder,Bir gülüşü,bir kahkahası da bir  ömre bedel benim için.

Bu aralar üzüntülü,kırılgan ve bol hastalıklı günler geçirmekten dolayı olsa gerek fazlasıyla duygusalım.Hayatımın en ağır grip virüsünü geçirdim diyebilirim aslında ,bana göre ağır.Her iyileşeğimi sandığım an'da tekrar başa saran bir gribal enfeksiyon yaşadım.Sonra sırayla kızım ve eşim de yaşadı.En çok benim yüzünden kızımın hasta olması sarstı.O daha küçük o daha bebek.Hiç bir anne yüreği çocugunu hasta görmeye dayanamıyor.Allah dermansız hastalık vermesin Amin!

Yazacak,paylaşacak o kadar çok şey var ki,Ahhh zaman ,ahh fırsat.Bunları ilk bulduğum an,tekrar yazmaya devam edeceğim.Bekleyen konular ve paylaşımlar var.



Kalın sağlıcakla ve mutlulukla :)